Son Yazılar

Hayvan Hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hayvan Hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şap Hastalığı Nedir? Nasıl Bulaşır Şap Hastalığı Nedir? Nasıl Bulaşır Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Şap Hastalığı Nedir? Nasıl Bulaşır Şap Hastalığı Nedir? Nasıl Bulaşır

sap-hastaligi-nedir-sap-belirtileri
 
Şap hastalığı, ülkemizde tedavisine özel olarak çalışılıyor. Canlı hayvan ve hayvansal ürün ticaretini negatif etkileyen bulaşıcı bir hastalıktır. Çoğu zaman hayvan pazarlarında bulaşıcı bir hal aldığı düşünülen Şap Hastalığı, yaygın olarak direk temasla geçmektedir. Peki, çoğunlukla denetim altına alınsa da süre zaman ülkemizde gündeme gelen Şap Hastalığı nedir ve nasıl bulaşır?
Şap Hastalığı Nedir?

Şap hastalığı, ülkeler arası canlı hayvan ve hayvansal ürün ticaretini olumsuz yönde etkileyen, büyük ekonomik kayıplara neden olan, çift tırnaklı hayvanların akut ve çok bulaşıcı viral bir hastalığıdır.

Direk temas, enfekte ve duyarlı hayvanlar arasında en yaygın bulaşma formudur. Şap hastalığı mihraklarının yaklaşık %95' inde bulaşma direk temasla olur. Birbirlerine çok yakın mesafede bulunan hayvanlar arasında oluşan aoresol bulaşma direk temasın en önemli yoludur. Şap virüsu hayvanların soludukları havada enfeksiyondan beş gün sonrasına kadar bulunabilmektedir. Solunan havada domuzların, sığır ve koyunlara oranla daha fazla virüs çıkardıkları tespit edilmiştir. Sığırlar geniş solunum hacimleri ile hava yolu ile enfeksiyona en duyarlı olan hayvanlardır.

Şap hastalığının en önemli epidemiyolojik özelliklerinden birisi de virüsün hava yolu ile çok uzak mesafelere taşınması nedeniyle hastalığın yayılmasıdır. İnsan ve hastalığın konakçısı olmayan hayvanlar (kuşlar, fareler, vs.), kontamine materyaller (yem, ot, su, vs.), nakil araçları, et, et ürünleri, süt, süt ürünleri, suni tohumlama ve embriyo transferi enfeksiyon kaynağı olabilir.

Hasar görmüş boynuzlaşmış epitel dokusuna direk virüs girişi dışında, farengeal bölge enfeksiyonun primer bölgesidir. Viremiden veya klinik belirtilerin görülmesinden 1-3 gün önce bu bölgede virüs tespit edilebilir. Virüs farenksteki primer replikasyonu takiben lenfatik sisteme geçerek, kan yoluyla doku ve organları enfekte eder. Viremi dönemi yaklaşık 4-5 gün sürer. Klinik belirtilerin görülmesinden önce virüs sekret ve ekskretlerde vardır. Hedef dokulara (ağız, deri ve dilin boynuzsu epiteli) taşınan virus burada depolanır ve ikinci replikasyona başlar.

sap-astaligi-buyukbas

ŞAP HASTALIĞINA KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER:

Sığırlardaki Klinik Belirtiler

  1. Yüksek ateş
  2. Titreme
  3. Donuk ve cansız bakışlar
  4. Salyalı ve şapırtılı ağız
  5. Ağız, dil ve dudaklarda yaralar
  6. Diş etlerinde hassasiyet ve içi dolu kabarcıklar
  7. Hassas ve ızdıraplı ayaklar
  8. Ağır vakalarda tırnak düşmesi
  9. Süt veriminde azalma
  10. Buzağılarda ölüm
Koyunlardaki Klinik Belirtiler
  1. Sığırlarda görülen belirtilere ilave olarak;
  2. Durgunluk
  3. Halsizlik
  4. Aniden oluşan topallık
  5. Sürüden ayrı yatma isteği
  6. Kuzularda ölüm görülür

KORUYUCU OLARAK ALINACAK ÖNLEMLER

Yetiştiricilerin Alacağı Önlemler
  1. Ahır girişlerinde şap hastalığına etkili dezenfektanlar (örn: sitrik asit veya sudkostik) ile muamele edilmiş paspasların sürekli bulundurulması. 
  2. Ahırlara hayvan bakıcılarından başka kimsenin sokulmaması, bakıcıların da farklı kıyafet ve ayakkabı ile ahıra girmesi, 
  3. Sağım öncesi ellerin, otomatik sağım makinelerinin ve memelerin temizliğine özen gösterilmesi. 
  4. Yeni satın alınan hayvanların 15 gün süre ile karantinaya alınması ve süre sonunda sağlam ise diğer hayvanların yanına sokulmaması. 
  5. Mera mevsiminde enfekte meralara hayvanların gönderilmemesi. 
  6. Enfekte bölgelerden ot, saman, vb.nin alınmaması.
HASTALIK ÇIKMADAN VETERİNER TEŞKİLATININ ALACAĞI ÖNLEMLER:
  • 4-6 ayda bir düzenli şekilde aşılama yapılması 
  • Hayvan hareketlerinin kontrol edilmesi. 
  • Hayvan sevkiyatından önce hayvanların aşılanması ve 3 hafta sonunda sevkiyata izin verilmesi. 
  • Hayvancılıkla uğraşanların eğitilmesi.

HASTALIK ÇIKTIKTAN SONRA ALINACAK ÖNLEMLER:

Yetiştiricinin Alacağı Önlemler:
  1. Hasta hayvanlar ile sağlıklı hayvanların hemen birbirinden ayrılması.  
  2. Hasta hayvanların bulunduğu yerin dezenfeksiyonu 
  3. Hasta hayvanların altlıklarının yakılması. 
  4. Hayvan bakıcılarının ayrılması 
  5. En hızlı şekilde Veteriner Hekimin haberdar edilmesi.
  6. Veteriner Hekimin Alacağı Önlemler:
  7. Kesin tanı için marazi madde alınarak en seri şekilde Şap Enstitüsüne gönderilmesi. 
  8. Hastalık çıkan yere kordon konulması, çift tırnaklı hayvan ve ürünlerinin çıkışının durdurulması. 
  9. Alınacak sonuç doğrultusunda hastalar, şüpheliler ve 5 aylıktan küçükler dışında kalan tüm hayvanların aşılanması. 
  10. Ölen hayvanların yakılarak veya gömülerek imha edilmeleri.  
  11. Sahibinin isteği doğrultusunda karantina bölgesinde kesilecek hayvanlara Hayvan Sağlığı Zabıtası hükümlerinin uygulanması. 


***** hReview Mehmet Emin
Sığır Vebası Nedir? Korunma Yöntemleri Sığır Vebası Nedir? Korunma Yöntemleri Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Sığır Vebası Nedir? Korunma Yöntemleri Sığır Vebası Nedir? Korunma Yöntemleri

Sığır Vebası Nedir? Korunma Yöntemleri
Sığır Vebası  viral bir büyükbaş hayvan hastalığıdır. Son derece ölümcül ve bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık genel olarak halsizlik, iştahsızlık, durgunluk, bitkinlik, burun akıntısı, yüksek ateş, gözyaşı, burun akıntısı ve salya akıntısı gibi belirtilerle birden ortaya çıkar. 3 gün içinde tüm sindirim kanalında şiddetli nekrotik ve ülserli yangı şekillenir. Dördüncü günde başlayan çok şiddetli ishal sonucu hayvan birkaç gün içinde ölüme doğru sürüklenir. Besihanedeki hayvanların hepsi hastalanır ve hemen hemen hepsi öldüğü için sığırların en öldürücü ve en bulaşıcı hastalığıdır.

8 Ağustos 2011'de Birleşmiş Milletler'de yapılan törende insanlardaki çiçek hastalığından sonra bu hastalığın dünyadan silinen ikinci hastalık olduğu ilan edilmiştir.


Nedenleri: Etken sığır vebası virüsü olarak bilinir. Bu virüs -20 °C’ de aylarca canlı kalır.

Tüm yaş aralığındaki büyükbaş ve mandalarda görülür. Hasta hayvanların akıntıları ve salgıları hastalığın yayılmasını sağlar. Bulaşma yöntemleri solunum yolu, sindirim ve hasta hayvanların sağlıklı hayvanlarla teması ile gerçekleşmektedir. Ölümcül bir hastalık olması sebebiyle öncelikli olarak İl - İlçe Tarım Müdürlüklerine ihbarı mecburi bir hastalıktır.


Belirtileri: Başlangıçta halsizlik, iştahsızlık, durgunluk, bitkinlik, burun akıntısı, yüksek ateş, gözyaşı, burun akıntısı ve salya akıntısı gibi belirtilerle birden ortaya çıkar. 3 gün içinde tüm sindirim kanalında şiddetli nekrotik ve ülserli yangı şekillenir. Dördüncü günde başlayan çok şiddetli ishal. Takiben ağızdan salya akıntısı ve pis koku gelir. 4 ve 5. günden sonra çok şiddetli bir ishal ve 6-12 gün içerisinde ölümle sonuçlanır.

Korunma Yolları: Hasta ve hastalıktan şüpheli ve bulaşmadan şüpheli olan hayvanların tümü imha ettirilmeli, bulaşık maddelerle birlikte derin çukurlara gömülerek kireçle dezenfekte edilmelidir.
Karantina tedbirlerine sıkı sıkı uyulmalıdır. Hastalık tespit edilen hayvanlar uyutulur. Korumada en önemli husus yasa dışı hayvan giriş-çıkışlarının engellenmesi düzenli aşı yapılmalı ve kontrol altında tutulmalıdır.

***** hReview Mehmet Emin
Kuzu Ölümleri Nedenleri Nelerdir Kuzu Ölümleri Nedenleri Nelerdir Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Kuzu Ölümleri Nedenleri Nelerdir Kuzu Ölümleri Nedenleri Nelerdir

kuzu-olumlerinin-nedenleri-nelerdir
Küçükbaş hayvancılık yapmak isteyen kişiler ve yapan insanların karşılaştığı en büyük sorunlardan bir tanesi de kuzu ölümleri. Doğum sırasında ve doğumdan sonraki kuzu ölümleri maddi olarak işletmelere büyük maddi kayıplara sebep olmaktadır.

 Bu konu için yazdığımız makale sizlere katkı sağlanacaktır. Ülkemizde kuzu ölümleri yıllık %30 - %35 olarak izlenmiştir. Bu oranların düşürmek için attığımız her adım hem kendi hemde ülkemiz için kazanç olacaktır.


Bruselloz - Yavru attıran, sürüyü ve sürü sahibini zor durumda bırakan, insanlara da bulaşabilen tehlikeli bir hastalıktır.  Atıklar tahlili şarttır.  Gerçek sebebin bulunması önemlidir.  Çünkü; her yavru atma bruselloz değildir.  Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının talimatlarına göre göze damlatmak suretiyle, 3 aylıktan büyük her yaştaki koyun ve keçiler aşılanır.  Tek doz uygulama bağışıklık için yeterlidir.

Klamidya ve Koksiella - Bu hastalıklar enfeksiyonel hastalıklardandır. İnsanlara bulaşabilir, yani zoonoz hastalıklardır.  Laboratuvar tahlili ile kesin teşhis konulur. Koksiellozis hastalığının insanlar da görülen formuna Q humması adı verilir.
Vibriosis - Kamfilobakter fetus enfeksiyonu olarak ta bilinir yavru atmaya neden olur.  Aşı en uygun koruyucu yöntemdir.  Antibiyotikler ile tedavisi mümkündür.  Listeriosis yavru atmaya yol açan bir hastalıktır.  İnsanlara da bulaşabilir.  Belirtilerle teşhise gitmek doğru olmaz.  Laboratuvar tahlili şarttır.  Bozuk silajlarla beslemenin sonucunda ortaya çıkabilir.  İlk yapılacak iş silajın verilmemesidir.

Septisemi - Kolibasilloz olarak bildiğimiz hastalık çok büyük kayıplara sebep olan, yeni doğmuş kuzu ve oğlakların ani ölümü ile sonuçlanan bir hastalıktır.  Çözümü doğuma bir ay kala gebelerin aşılanması ve doğumu takip eden en kısa sürede yavrulara antiserum verilmesidir.  Koç ya da teke katımı belli bir zamana yayılan sürülerde doğum sonrası yavrulara antiserum verilmesi korumayı garanti altına almak için yararlı bir uygulamadır.

Kuzuların enterotoksemisi - Diğer adıyla C tipi Klostridyum perfringens enterotoksemisi, 2-5 günlük yavrularda ani ölümlere neden olan bir hastalıktır.  Yeni doğanlarda pankreas henüz tripsin enzimi salgılamaya başlamadığı için, Klostridyum perfringens tip C tarafından salgılanan betatoksin tahrip edilemez ve yavruları öldürür.

Daha büyüklerde ise böyle bir sorun olmadığı gibi, Klostridyum perfringensin diğer tipleri (A.B, D)için de sorun oluşturmaz.  Bu problem,  Klostridyum perfringens tip C için söz konusu olmaktadır.  Çaresi aşılamadır.

Kriptosporidiosis ve Koksidiosis hastalıkları da ishale ve ölüme sebep olan hastalıklar olup, ana koruma yöntemi temiz ve kuru ortamlardır.  Tedavi yöntemleri denenebilir.  Ancak; tedavi şansı olmadan yavruları kaybedebiliriz.  Gözümüz yavruların üzerinde olmalı ve erken müdahale yapmalıyız.

Leptospiroz - Kan işeme ve sarılıkla ortaya çıkar.  Yavru atma sebebidir.  Öldürücüdür ve insanlara bulaşabilir.   Tedavi şansı vardır.  Ancak; tedavi etmek sadece belirtileri geçirmeye yarar.  Kurtulan hayvan idrarıyla hastalığı yaymaya devam edeceği için, en akılcı yöntem aşılamadır.

Ektima - Dudak kenarlarında yaralar ile ortaya çıkan bir virus etkenli hastalıktır.  Yem yemeye engel olarak yavruların ölümüne yol açar.  Çok bulaşıcıdır.  Aşılama tek çaredir.  Diğer bir viral etkenli hastalık,  çiçek hastalığıdır.  Vücudun tüysüz bölgelerinde kabartılarla kendini gösterir.  Hızla yayılan, öldürücü bir hastalıktır.  Aşılama dışında çaresi yoktur.

Selenyum - E vitamini eksikliğiyle ortaya çıkan Beyaz Kas Hastalığı da, yavru kayıplarına neden olur.  Yemlerine Selenyum ve E vitamini katılması ya da enjeksiyon şeklinde bunları verilmesi  koruma için yeterlidir.

Gebelik Toksemisi - Birden çok yavru yapan ırklarda, gebeliğin son döneminde ortaya çıkan bir metabolik hastalıktır.  Yavruların olduğu gibi, annenin de kaybına yol açar.  Annenin gebelik sonuna doğru yavrularını besleyecek enerjisi olmaması sebebiyle ortaya çıkan bu hastalığın tek önlemi enerji takviyeleridir.  Gebeliğin son döneminde enerji takviyesi olarak verilen yem katkıları ile kayıplar önlenir.

Pasteurelloz, pasteurellosis veya zatürre - Öksürük ve sık solunum ile kendini gösteren, yavru kayıplarına neden olan bir hastalıktır.  Antibiyotik tedavisi mümkün olabilir.  En etkili korunma yolu aşılamadır.  Ayrıca,  hasta yavruların annelerini emerken memeye pasteurella mikrobunu bulaştırmaları sonucunda meme yangısı (mastitis) oluşması da hastalığın başka bir zararıdır.

Kuzu ve oğlak kayıplarına neden olabilecek hastalıklardan ayak çürüğü ( piyeten), koyun pseudotüberkülozu ( Kazeöz lenfadenitis), yanıkara, şarbon, şap, küçük ruminantların vebası (PPR), kuzu dizanterisi, keçi ciğer ağrısı, enfeksiyöz nekrotik hepatit ( kara hastalık) gibi hastalıkları da sayabiliriz.

Bunlara iç ve dış parazitlerden dolayı olabilecek kayıpları da ekleyebiliriz.

Hastalıkların tedaviye gerek kalmayacak şekilde aşılama veya diğer koruyucu hekimlik metotları ile önlenmesi en doğrusudur.  Aşılar mutlaka prospektüsünde yazıldığı şekilde uygulanmalıdır.  Bu konuda en yakın veteriner örgütünden yardım alınmalı ve daha önce belirttiğimiz şekilde laboratuvar muayenesi talep edilmelidir.

***** hReview Mehmet Emin
Mastitis Nedir Nasıl Anlaşılır? Mastitis Nedir Nasıl Anlaşılır? Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Mastitis Nedir Nasıl Anlaşılır? Mastitis Nedir Nasıl Anlaşılır?

Mastitis Nedir Nasıl Anlaşılır?
Mastitis, süt sağımı yapılan küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarda mikropların yol açtığı bir meme iltihabıdır. Süt ve süt veren hayvanların büyük düşmanıdır.

Hastalık bulaşmış hayvanlardan sağılan sütler asla tüketilmemeli. Bu konuda oldukça dikkatli olmamız gerektiğini hatırlatmak isteriz.


Hastalığın Etkenleri?

Bakteriyel, Viral, Mantar ve Nonspesifik nedenler olarak 4 'e ayrılır. En önemli etkenler bakteriyel olanlardır.


  • İnvizon dönemi : Mikroplar meme kanalına girerler.
  • Enfeksiyon dönemi :Meme kanalına giren mikroplar meme boşluklarında aktif olarak çoğalırlar ve meme dokusunu kaparlar.
  • Yangı dönemi : Memeye yerleşen mikropların oluşturduğu toksik (zehirli) ve diğer maddelere karşı organizmanın reaksiyon göstermesi sonucu yangı şekillenir. Memede apseler ve süt kanalında bozukluklar meydana gelir.


Hastalık Taşıyan Hayvanlardan Sağlıklı Hayvanlara Bulaşma Sebepleri!


  1. Süt sağımı yapan kişiler.
  2. Süt makinesı dezenfekte edilmemesi
  3. Süt ile beslenme dönemindeki buzağılar.
  4. Hastalık bulaşmış hayvanların diğerlerinden ayrılmaması.
  5. Mastitis olan hayvanların açık ve yarı açık alanlarda diğer hayvanlardan ayrılmaması.
  6. Hayvan barınaklarının dezenfekte edilmemesi.
  7. Hayvanların su içtikleri yerlerin aynı olması.
  8. Hasta hayvanların tedavisinde kullanılan enjektörlerin diğer hayvanlarda kullanılması.
  9. Sağımdan önce ve sonra sağım yapılacak hayvanların meme ve sağım makinalarının dezenfekte edilmemesi.



MASTİTİS HASTALIĞI NASIL ANLAŞILIR!


  1. Sütte pıhtılaşma görülür
  2. Memede gözle görülür derecede şişlik, sertlik, kızarıklıklar ve meme uçlarında kanamalar.
  3. Meme uçlarında acı, ağrı.
  4. Memede yüksek Ateş.
  5. Kimyasal süt test etiketleri ile bir kaç damla sütten test edilebilir.
  6. Erken teşhis ve müdahale ile meme körlüğü, süt kaybı ve hayvan kayıplarını önlemek elimizde.



Mastitis Hastalığında Genel Olarak Ele Alırsak


  1. Süt verimi düşer.
  2. Süt kalitesi ve yağ oranı yüksek oranda düşer.
  3. Meme veya memelerin kör olmasına yol açar.
  4. Sağım hayvanlarının süt veriminin düşmesi sonucunda kasaplık durumuna getirir.
  5. Mastitisli hayvanın sütü insan sağlığına zararlıdır.
  6. İnsanlara bulaşma riski olan bir hastalıktır.


Mastitisden Korunma Yolları Nelerdir?


  1. Barınakların temizliği ve dezenfeksiyon dikkat etmeli.
  2. Sağım yapılan hayvanlar soğukta bırakılmamalı, genç hayvanlar yaşlılardan ayrılmalıdır.
  3. Süt emen buzağıların annelerini emmesine son verilmeli, buzağıya hastalıklı süt kesinlikle verilmemeli.
  4. Kalıtsal meme bozukluğu bulunan inekler sürüden çıkarılmalı, memesi tahrip olmuş hayvanlar kasaplık edilmelidir.
  5. Sağım sırasında sağlık kurallarına kesinlikle uyulmalı, elle yapılan sağım uygun şekilde yapılmalı, memede kesinlikle süt bırakılmamalıdır.
  6. Sağımdan önce ve sonra meme ve meme uçları  ılık suyla yıkanmalı ve kurutulmalıdır.
  7. Süt sağım makineleri temizliğine ve dezenfeksiyonuna dikkat edilmelidir.
  8. Meme içine ilaç vermede, meme kanalına mikrop gitmemesi için çok dikkat edilmelidir.
  9. Besicilerin bu gibi durumlarda veteriner hekimle istişare halinde bulunmalıdırlar.
  10. Erken teşhis ile birlikte hastalık etkenine göre hemen uygun bir antibiyotikle tedaviye başlanmalı. Erken uygulamalarda tedavi imkanı daha fazladır.
  11. Antibiyotik kullanılan sütler asla buzağılara verilmemeli ve insanlar tarafından tüketilmemesi sağlanmalı.

***** hReview Mehmet Emin
Küçükbaş Hayvan Hastalıkları Küçükbaş Hayvan Hastalıkları Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Küçükbaş Hayvan Hastalıkları Küçükbaş Hayvan Hastalıkları

kucukbas-hayvan-hastaliklari
Küçükbaş hayvancılık sektörüne girmek isteyenler için derlediğimiz küçükbaş hayvan hastalıklarını tanımanız ve önlem almanız gerek. Koruyucu aşıları veteriner hekim kontrolünde yapmanız gereklidir. Küçükbaş hayvanlarınızı salgın hastalıklardan korumak içinde aşılamanın önemi gün geçtikçe daha önemli bir hale gelmiştir. Aşılama ve koruyucu önlemler devletimiz tarafından izlenmekte ve teşvik desteklemeleri verilmektedir.

Küçükbaş hayvanlarda riskli hastalıkları şu şekilde sıralayalım; Koyun Vebası, Kelebek Hastalığı, Şarbon, Mastitis, Çiçek Hastalığı, Koyun Vebasıdır.

  • Koyun Vebası

Küçükbaş hayvanlarınız da büyük kayıplara yol açabilecek ve ölümle sonuçlanan koyun vebası hastalığı, bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık görülen küçükbaş hayvanların burun akıntısı, gözyaşı, öksürükle saçılan damlacıkları, salya ve dışkıları ile bulaşır.  Hastalığın bir başka görülme nedeni ise sürüye yeni katılan hayvanların hasta olmaların ile sağlıklı hayvanlarınıza hastalığın bulaşması. Küçükbaş hayvanlarınız da başlıca görülen hastalık belirtileri ise gözlerde kızarıklık, gözyaşı ve burun akıntısı, iştahsızlık, dil ve damaklarda yaralar, ağızda salya akıntısı öksürük ve ishal görülür.

  • Kelebek Hastalığı

Sulak ve rutubetli alanlarda daha çok görülen, karaciğer ve safra kanallarına yerleşen parazitlere denir. Yaygın olarak küçükbaş yetiştiricileri tarafından bilinen isimleri Yılan kelebeği, Yaprak kelebeği ve Kum kelebeği gibi adlarla bilinirler.

Küçükbaş hayvanlarınıza bulaşma yolları şu şekilleri ise karaciğerde yaşayan kelebeklerin yumurtaları dışkılama yöntemi ile dışarı atılması. Dışkıdaki yumurtalar, durgun akan dere kenarlarında, çeşme yalakları da yaşayan sümüklü böcekler tarafından alındıklarında, burada gelişerek dışarı çıkarlar. Otlara yapışırlar ve bu otlardan yiyen hayvanların karaciğerlerine giderek yerleşirler.

  • Şarbon

Dalak, kara çıban, kabarcık, kasap çıbanı olarak insanlara da buluşan bir hastalıktır.  Sıcak, rutubetli ve bataklık bölgelerde fazla görülür. Açlık, yorgunluk, aşırı soğuk ve sıcak, hijyensiz bakım ve beslenme bu hastalıkların görülmesine çıkmasına ve yayılmasına yardımcı olur. Hayvanın halsizleşmesi, sendelemesi ve ayakta durmakta zorlanması, kasılmaların olması ve ateşinin yükselmesi başlıca belirtileri olup ölümle de sonuçlanabilir. Hastalık çok çabuk geliştiği için tedavisi zordur. Hayvanın hastalığa bulaşmaması için aşı yapılması gerekir. Hastalığın çıkışı meradan ise, hayvanlar meraya çıkarılmamalı. Şüpheli otlar, samanlar yakılır, yok edilir. Ölen hayvanlar ise derinliği 2 metre olan çukurlara gömülmeli kireçle kapatılmalıdır.

Koyunlarda Anthrax (şarbon) hastalığı küçükbaş hayvanların şarbon mikrobunu aldıktan 2 - 3 gün sonra tam anlamıyla hastalanır. Hastalığa yakalanmış küçükbaş hayvanlarda İştahsızlık görülmesi sendeleme ve ayakta durma güçlüğü çekmeleri, nefes alma zorluğu çekmeleri, titreme, yüksek ateş en belirgin ve gözle görülen belirtilerdir. Hayvanlarda bu belirtiler görülmesinden çok kısa bir süre sonra ölüm gerçekleşir.

  • Mastitis

Küçükbaş hayvanlara mastitis hastalığı bulaşmasında bir çok faktör rol oynar. Sağım hijyeni, barınak (ahır) temizliği, mera yapısı gibi çevresel faktörler önemlidir. Süt kesen hastalığı olarak bilinmektedir. Mastitis, büyükbaş hayvanlarda olduğu gibi küçükbaş hayvanlarda da görülmektedir.

Mastitis hastalığı hakkında detaylı olarak yazdığımız yazının linkini aşağıda paylaşıyorum. İncelemenizi tavsiye ederim.

Mastitis Nedir Nasıl Oluşur?

  • Çiçek hastalığı

Küçükbaş hayvanlarda yüksek ateş ve kılsız deri bölgelerinde kabarcıklar oluşturan bulaşıcı bir hastalıktır.  Hasta hayvanların çiçek yaralarından düşen parçalar ve öksürükle saçılan hastalık etkeni yemlikleri, eşyaları ve çevreyi bulaştırır. Yüksek ateş, titreme, burun akıntısı, solunum artması çiçek hastalığının ilk belirtileri olarak görülmektedir.  Göz kapakları şişen hayvanların, kuyruk altı, karın ve bacak içerinde kırmızı yuvarlak lekeler oluşur. Sürüye yeni hayvan katılacağı zaman hayvan dikkatle muayene edilmelidir.  Koç katımından önce sürüye çiçek aşısı yaptırılmalıdır.

***** hReview Mehmet Emin
Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvanlarda Akabane Hastalığı Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvanlarda Akabane Hastalığı Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvanlarda Akabane Hastalığı Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvanlarda Akabane Hastalığı

akabane-hastaligi-buyukbas-kucukbas
Büyükbaş ve Küçükbaş hayvanlarda ilk kez Japonya'da görülen bu hastalık görüldüğü dönemde büyük hayvan kaybına yol açmıştır. Akabane isminin verilmesinin sebebi Akabane Hastalığının ilk defa görüldüğü yerin ismi olmasından kaynaklanmaktadır. Akabane hastalığı görüldüğü yıllarda aşırı derecede hayvan kabına neden olmuş, virüs ilk defa 1961 yılında Japonya’da tanımlanmıştır. Doğan hayvanların derin çukurlara atılması ve kazılan çukurların kireçle kaplanması ile dezenfekte edilmesi sağlanmıştır.



Sivri sinek gibi sokucu sineklerle tarafından taşınan virüs büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda gebeliklerinde enfeksiyonlara sebep olarak yavru atmaya veya belirgin doğumlarda şekil bozukluklarına neden olan bir hastalıktır.

İlk defa ülkemizin sınır komşularımızdan İran'da görülmesi ile ülkemizin yakınlarında varlığı görülmüştür. Görüldüğü ülkeler arasında Japonya, Kore, Tayvan, Avusturya, Kenya ve İsrail başlıca hastalığın görüldüğü ülkeler arasındadır. Türkiye'de Akabane Hastalığı Antalya da bölgesi ve çevresinde görülmüştür. Akabane hastalığı buzağı, kuzu ve oğlak da görülmektedir. Bulaşma yollarının en yaygın olarak bilinen yönetimi sinekler tarafından bulaşması ve sineklerle taşınması en yaygın yöntemdir. Sineklerle mücadele bu yüzden çok önemlidir. Akabane hastalığa yakalanmış hayvayanların diğer hayvanlara direk teması ve aynı otlak veya yem bulanan ortamdaki temasları ile hayvandan hayvana bulaşmaz.

Kısaca Akabane Hastalığı?
  1. Sinekler tarafından bulaştırılan bir hastalık çeşididir.
  2. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda yavru atma görülür.
  3. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda zor doğum yapmaları görülebilir.
  4. Hastalığın en belirgin özelliği şekilleri bozuk doğan buzağı, kuzu ve oğlak.
  5. Doğan hayvanlarda kafa yapısı bozuklukları, eklemlerin görevlerini yerine getirmemesi. (Bükülmemesi)
  6. Güçsüz kaslar, ayakta duramama gibi sinirsel bozukluklar gözlemlenir.
  7. Akabane Hastalığı Schmallenberg hastalığı ile aynı özellikleri barındırır.
  8. Hastalıktan etkilenen hayvanların doğum yaptıkları yavrular ölmesi halinde gömülme veya yakılarak imha edilmesi gereklidir.
  9. Tedavisi tam olarak bilinmiyor olsa da aşısının Japonya'da olduğu bilinmektedir.

akabane-hastaligi-buyukbas

***** hReview Mehmet Emin
Büyükbaş Hayvancılık Büyükbaş Hayvancılık Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Büyükbaş Hayvancılık Büyükbaş Hayvancılık

buyukbas-hayvancilik-besi-ciftligi
Büyükbaş hayvancılık Türkiye'de olduğu kadar dünyada'da önemli bir yere sahip. Ülkemizde etinden, sütünden, derisinden faydalanmak amacı ile üretimi yıllardan beri yapılan hayvancılık.

Hemen hemen tüm cins hayvanların ülkemiz de yetiştirilmeye el verişli olması gelir sağlayan hatırı sayılır bir kitle ortaya çıkmaktadır.


Devlet teşvikleri bu konuda önem arz etmekte. Gerek tarım ve orman bakanlığının gerekse avrupa birliği destek fonları sayesin de ( ipard ) Hayvancılık her geçen gün gelişmekte bizde bu gelişmeleri Besi Çiftliği ekibi olarak takip ederek sizlere aktarmaya özen gösteriyoruz.

Kaliteli ırk elde etme çalışmaları sürdüren TİGEM 'in yanı sıra deniz aşırı ülkeler ve komşu ülkelerden ihraç ettiğimiz büyükbaş hayvanların ıslahı sayesinde hayvancılık sektörü gelişmekte.

Hayvan sağlığı konusunda her geçen gün gelişen veterinerlik fakültelerimiz sayesinde ülkemizdeki hayvan neslini ilerideki karşılaşılabilecek hastalıklarla mücadele daha etkin olacağına inanıyorum...

Çeşitli kültür ırklarının saf kalması için verilen çabaları unutmamalıyız. Kendi ülkemize has kültür ırklarımız Doğu Anadolu Kırmızısı (DAK) Güneydoğu Anadolu Kırmızısı  (GAK) gibi ırklarımızın korunması bunların genlerinde olan doğal bağışıklıklardan faydalanmak gerektiğini unutmayalım.

Ülkemiz her konuda cennet olduğunun kanıtlarından biride. Yazın aldığı güneş kışın üzerimizde hissettirdiği soğuk hava hayvan hastalıklarını önlemede büyük rol oynamakta.

Yazın sıcağa dayanıklı olan virüs ve bakteriler kışın. Kış mevsimine dayaklı olanlar ise yazın ortadan kaybolması için ülkemizin konumu çok çok önem arz etmekte.


***** hReview Mehmet Emin
Büyükbaş Yetiştiriciliğinde Tırnak Bakımı Büyükbaş Yetiştiriciliğinde Tırnak Bakımı Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Büyükbaş Yetiştiriciliğinde Tırnak Bakımı Büyükbaş Yetiştiriciliğinde Tırnak Bakımı

Büyükbaş Hayvan Yetişticiliğinde Tırnak Bakımı
Sığır yetiştiricisinin “tırnağı yoksa sığırda yok” sözü, çok önemli bir gerçeği işaret etmektedir.

Bir çok faktör,  genetik, barınak tipi, ekzersiz, mevsim, yaş, gebelik ve laktasyon ile besleme koşulları, ayak sağlığı üzerinde etkilidir. Bu faktörlerin birisi yada birkaçı bir araya gelerek sürünün ayak sağlığını belirlemektedir. Tertipli tırnak bakımı ise diğer faktörlerin etkilerini en aza indirme etkisine haiz tek yoldur.



Tırnakta vücutta bulunan diğer dokular benzer biçimde hastalanır. Aynı zamanda çok değişik kısımlarda ve değişik şekillerde. Başlıca ayak hastalıkları (tırnak çatlakları, tırnak düşmesi ve tırnak kalınlaşması), tırnak taban hastalıkları (taban ezikliği, taban ülserleri ve ökçe aşınması), tırnaklar arasındaki deri kısmın hastalıkları (laminitisler, kıl torbası yangıları, tırnak arası yaralar), eklem şişmeleri, tendoların (ayak bağları) zedelenmesidir.



 Ayak hastalıkları, süt veriminin azalmasına sebep olarak sütten elde edilen gelirin düşmesine ve hayvanın yem yemesine engel olarak kilo kaybetmesine sebep olmaktadır. Buna ek olarak tedavi ve ilaç giderleri de ek bir harcama meydana getirmekte ve işletme giderlerini arttırmaktadır. Her bir topal sığır için ise ortalama harcama, 70 US dolar/yıl civarındadır. Üstelik tedavi edilmez ise, uğranılacak kaybın miktarı artmaktadır.

Tırnak Bakımı

Tırnak kesimi uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir iştir. Usta bir tırnak bakıcısı, özel aletleri  kullanarak tırnak kesimi yapmaktadır. Bugüne dek geliştirilmiş çeşitli tırnak bakım aletleri bulunmakla beraber hangi aletin kullanılacağı, tecrübe ve tercihe bağlı olarak değişmektedir.

Sadece, kullanılan aletin çekme gücünü koldan veya bilekten alıyor olması, harcanacak enerjiyi ve ihtiyaç duyulan kuvveti değiştirebilmektedir.  Genel olarak bir sıralama yapmak gerekirse önce tırnak kerpeteni veya tırnak makası ile uzamış ön tırnak kısmını almak ve arkasından yontacakla şeklini verip en son töpü ile düzeltme yapılmaktadır.

Bu aletlerin tırnak bakımı işlemlerinde kullanılma sırası, tırnağın uzunluğuna ve tırnağın durumuna göre değişiklik gösterir.

Tırnak bakımında işlem sırası genelde 3 aşamadır. Ancak problem varsa bir veterinerin muayene etmesi hastalığın ayak sağlığının korunmasında çok önemlidir.


  • Ayak iç tırnağının ön uzunluğunu 7.5 cm’ye kısaltın ve tırnak tabanın yerden 5-7 mm  yüksek olmalıdır.
  • Ayak dış ve iç tırnakları mümkün oldukça aynı uzunluk ve yüksekliğe sahip olmalıdır.
  • Ayak tabanı hafif eğimli olması ve şeklin korunması gerekmektedir.


Tırnak Hastalıkları

Tırnak bakımı yapılırken ayak tabanı ve tırnak arasındaki kırılgan deri kısmı ayrıca ve dikkatli bir halde denetim edilmelidir. Bu bölümde iltihap, yara veya yabancı cisim batması gibi problemler olabilir. Bunun haricinde, tırnağa alt taraftan bakıldığında tırnağın arka kısmında yer alan topuğun taban kısmı vücut ağırlığının büyük bir kısmını taşıdığı için bu kısmın güçlendirilmesine dikkat edilmelidir. İki tırnak arasında yer alan kılsız deri kısım ise kirli ahır zemini ile sürekli temas halinde olduğundan havasız ve ıslaktır. Bu yüzden hastalıklara hassas olup kötü koku, yumuşaklık veya iltihaplı konum olup olmadığı kontrol edilmelidir.

Alınabilecek önlemler nelerdir şu şekilde sıralıyalım. Bir süt sığırcılığı işletmesinde sağlam tırnaklı ineklerin seçimi ve sürü idaresi işleri ayak hastalıklarının minimuma indirilmesi mümkündür.

  1. Barınak ve zemin yapımı: Ahırda gezinti alanının, mümkünse topraktan, değilse pürüzlü ve oluklu bir halde hazırlanması ve ahır bölmelerinin mümkün olduğunca bir örnek yapıda olması; serbest ahırda inek için kuru yer sağlayacak zemin düzenlemesi olmasına dikkat edilmelidir.
  2. Ayak banyosu temini: Her gün bakır sülfatlı (göz taşı) yada creolin’le hazırlanmış ayak banyolarını dönüşümlü olarak kullanımı,
  3. Tertipli ve dengeli:  besleme ve yemleme programı uygulamak:Süt sığırı için hazırlanan rasyon anahtar bir role haiz olup yüksek oranda kesif yem ve düşük oranda kaba yem içeren bir rasyonla besleme koşullarında, özellikle laktasyonun ilk dönemlerinde olan süt ineklerinde asidozis (arpalama, şişme) sonucu laminitise (tırnakla derinin birleşim yeri iltihapları) sebep olacaktır. Aynı şekilde şap hastalığı sonucunda da laminitis görülmektedir
  4. Düzenli tırnak bakımı: Yılda minimum iki kez tırnak bakımı yapılmalı ve kuruya çıkmadan önce de inekler tırnak denetimünden geçirilmelidir. Tırnak uzaması özellikle bahar aylarında maksimum olup bu zamanda daha dikkatli olunması ayak sağlığı mevzusunda başarıyı artırır

***** hReview Mehmet Emin