Son Yazılar

Hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arı Hastalıkları | Arı Zararlıları Nelerdir? Arı Hastalıkları | Arı Zararlıları Nelerdir? Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Arı Hastalıkları | Arı Zararlıları Nelerdir? Arı Hastalıkları | Arı Zararlıları Nelerdir?

Arı Hastalıkları | Arı Zararlıları Nelerdir?

Arının gelişme dönemi pek çok hastalık etmeni ve zararlı için uygun ortam oluşturduğundan arılarda çok sayıda hastalık ve zararlı görülmektedir.

Dünyadaki hızlı ulaşım, kıtalar ve ülkeler arası arı, arı ürünleri ve arıcılık malzemeleri ticareti arı hastalıklarının kısa sürede tüm ülkelere yayılmasına neden olmaktadır.
Bunun yanında, gezginci arıcılık da hastalık ve zararlıların ülke içindeki hızlı yayılışında önemli bir etkendir.

Arı hastalıkları genellikle ilkbahar aylarında görülür. Bunun başlıca nedeni ilkbahar aylarında özellikle yavru yetiştirme faaliyetinin büyük hız kazanmış olması ve beklenmeyen soğuk ve yağışlı havalardır. Bu nedenle bu kritik dönemde arıların özellikle yavru hastalıklarına karşı korunması için, koloni kontrollerinde koloninin üşütmemeye özen gösterilmelidir

Arıcılık açısından risk oluşturan bazı arı hastalık ve zararlıları şunlardır;

ÜLKEMİZDE YAYGIN OLARAK GÖRÜLEN ARI HASTALIK VE ZARARLILARI

1- Amerikan Yavru Çürüklüğü

Yavrulu peteklerde düzensiz yavru görünümü vardır. Kapalı yavrulu hücreler arasına dağılmış düzensiz açık yavru ya da boş hücreler görülür. Dışbükey görünümünde olması gereken kapalı yavru hücreleri içe çökmüş ve üzerleri deliktir. Hastalıklı yavru beyazdan sarıya daha sonra da kahverengine dönüşür, bir çöple dışa çekildiğinde iplik şeklinde uzar ve tutkal gibi kokar.

Bu hastalıkla kesin ve en etkili mücadele yöntemi, hastalıklı kolonilerin tümüyle yakılarak yok edilmesidir. Boş kovanı ve kovan kapağı pürümüzle iyice yakılıp 40 lt suya 400 gr kostik katılarak elde edilen sıvı ile yıkandıktan sonra tekrar kullanılabilir. Kullanılan alet ve ekipmanlar da bu sıvı ile yıkanmalıdır.

Bu hastalığın ihbar edilmesi kanuni bir zorunluluktur. Hastalıklı kolonilerin nakilleri de yasaktır.

2- Avrupa Yavru Çürüklüğü

Kovan açıldığında kokmuş et ya da balık kokusunu andıran koku alınır. Açık yavru döneminde ölmüş larvalar koyu kahverengi ve siyaha yakın renktedir ve larvadaki renk değişimi önemli bir belirtidir. Hastalığın çok şiddetli seyrettiği durumlarda kapalı yavru gözlerinde de görülebilir. Ölmüş larva bir çöple çekildiğinde Amerikan yavru çürüklüğünde görülen ipliksi uzama görülmez, kolayca petek hücresinden çıkartılabilir. Genellikle, Amerikan yavru çürüklüğü kapalı yavrularda görülürken Avrupa yavru çürüklüğü açık yavrularda görülür.

Şiddetli durumlar hariç, bu hastalıkta arıların ve yavru peteklerin imhasına gerek yoktur.Koloninin ana arısı bir süre kovan içerisinde kafeslenerek yumurta atması engellenir veantibiyotik uygulamaları ile tedavi edilebilir. Ancak antibiyotik kullanımı ile ilgili mutlaka bir uzman görüş ve önerileri alınmalıdır.Antibiyotik verilen kovanın balı uzun bir süre tüketilmemelidir.

Arılıkta kullanılan ekipmanlar ve hastalıklı kolonilerin boş kovanları 50 lt suya 1 kg soda eriyiği ile dezenfekte edilmelidir.

Yavru Çürüklüğü Hastalıklarından Korunmak İçin;

  1. Arılık her zaman temiz ve düzenli olmalıdır.
  2. Arı ve ana arı alırken alımlar, güvenilir kurumlardan yapılmalıdır.
  3. İkinci el alet ve ekipman alındığında mutlaka dezenfekte ve sterilize edilmelidir.
  4. Hastalık geçirmiş yada kaynağı belli olmayan ballarla arılar beslenmemelidir.
  5. Kaynağı belli olmayan oğullar arılığa alınmamalıdır.
  6. Arılıkta yağmacılığa meydan verilmemelidir.
  7. Koloniler arasında petek alış-verişi yapılırken dikkatli davranılmalı, risk alınmamalıdır.
  8. Mümkün olduğunca eski petek kullanmaktan kaçınılmalıdır.
  9. Hastalık riski bulunan yerlere arı götürülmemelidir.
  10. Hastalığın yayılmasını önleyen en etkili yol erken teşhis olduğundan koloniler sürekli kontrol edilmelidir.


3- Kireç Hastalığı

Hastalıklı larvalar mumyalaşmış şekildesiyahımsı, gri veya beyaz renk alırlar. Hastalığın ilk dönemlerinde beyazlaşmış larvalar iki parmak arasında ezilebildiği halde ileri dönemde pirinç tanesi gibi sertleşerek arılar tarafından kovan önüne ve uçuş tahtası üzerine atılırlar.

Havalandırması iyi olmayan ve nemli ortamlar hastalığa zemin hazırlar, bu nedenle kovanlar sehpalar üzerine yerleştirilerek havalandırma sağlanmalı ve nemden korunmalıdır.

Hastalığa yakalanan kolonilerin ana arıları hastalığa yakalanmayan kolonilerden üretilen yeni ana arılarla değiştirilmelidir.

Zayıf koloniler hastalığa daha hassastırlar. Güçlü koloniler ve genç ana arılarla çalışmak alınabilecek en iyi korunma tedbirleridir.

Kireç hastalığının tedavisinde koloni şartlarında uygulanan ilaçlı mücadele denemelerinden bugüne kadar tatmin edici olumlu sonuçlar alınamamıştır.

ari-hastalik-ve-zararlilari-nelerdir


4- Nosemosis

A- Nosema apis
Bal arısı erginlerinin sindirim sisteminde görülen ve etkeni Nosema apis olan protozoer bir hastalıktır. Spor oluşturarak çoğalırlar. Tüm arı bireylerinde görülebilir. N.apis arılarda ishale sebep olurken diğer birçok bakteri ve amip bağırsak içindeki bu üremeye paralel olarak gelişir ve hastalığı daha da şiddetli hale getirir.

Belirtileri; kronik dönemde arıların huzursuz davranışları, susuzluk çekmeleri, sulu dışkı yapma ve dinlenme sırasında titredikleri görülür. İğneleme refleksi kaybolmuştur.

Bağırsakta biriken sindirilmemiş katı besinlerin artması arının karnının şişmesine neden olur. Arılar uçamaz yerde sürünür gibi yürürler. Kanat ve vücutları titrer. Kasılma ve felç gibi belirtiler ortaya çıkar. Kanatları ayrık pozisyondadır. Belirtiler ilkbaharda yavru gelişimi ile ortaya çıkar. Yazın baskı altına alınır. Sonbaharda ekim ve kasım aylarında tekrar görülür. Normalde kırmızı kahverengi olan bağırsağın rengi sporların etkisiyle gri beyaz renkte ve şişmiş olarak görülür.

Korunma; Nosemada korucu önlemler almak tedaviden daha önemlidir. Bunun için Arılıklar rutubetten korunmalı, hasta koloniler tedavi edildikten sonra dezenfekte edilmiş kovana alınmalı, koloniler ilkbahar ve sonbaharda güçlendirilmeli, yaz sonunda yavru gelişiminin durmasına izin verilmemeli, bu dönemde yapılacak bakım ve besleme ile genç arı sayısının artması sağlanmalıdır.

Nosema Cerenae

B- Nosema Cerenae
N.cerenae’nın günümüzde bal arılarına uyum sağladığı ve N. Apis’in yerini alarak en baskın hastalık etkeni olduğu ortaya konulmuştur. N. Cerenae, son yıllarda birçok etken ile birlikte ‘ Colony Collapse Disorder’ olarak adlandırılan koloni kayıplarının nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Arıcılarımız, hastalığın arılıklarındaki tek bir kovanda olsa bile, sadece kendisinin diğer kovanlarını, çevresindeki diğer arıcı arkadaşlarının kovanlarını da etkileyeceğini unutmamalı ve bu konuda duyarlı olmaları gerekmektedir. Arıcılarımız bu hastalıktan şüphe duydukları anda 10 kovan başına her kovandan 3-5 arı olmak üzere tüm arılıktan numune toplanmalıdır. Alınan arı numuneleri kovan içerisinden değil kovan önünden, tarlacı arılar içinden alınmalıdır. Numuneler laboratuvarda analiz edilerek hastalık tespit edilirse korunma ve tedavi edici uygulamalara geçilmelidir. Özellikle kış şuruplaması için kullanılacak 2/1’lik şurup içine (2 kısım şeker 1 kısım su) 8 litre şuruba 0,7 litre kekik suyu oranında karıştırılarak uygulanmalıdır.

arı hastalıkları

Varroa
Hem yetişkin arılarda hem de yavrularda zarar oluşturan, çok hızlı geliştiği için tüm dünyada yayılan ve mücadele edilmediği takdirde kolonilerin sönmesine neden olan tehlikeli paraziter bir hastalıktır.

Varroanın üreme ve gelişmesi kapalı yavru gözlerinde gerçekleşir. Ergin dişiler yavru gözlerinin kapanmasından hemen önce bu gözlere girerek iki gün sonra yumurta bırakmaya başlarlar.Gelişimini tamamlayan varroalar kapalı yavru gözü içinde çiftleşirler. Çiftleşmeden hemen sonra erkek ölür,arılar üzerinde görülenler dişi varroalardır.

varroa

Varroa paraziti larva, pupa ve ergin dönemde arının kanını emerek gelişme ve çalışma aktivitesini zayıf düşürür, kovanda kanatsız arılar görülür.

varroa nedir

Mücadele için piyasada 20 civarında ruhsatlı ilaç bulunmasına rağmen bazı arıcılar ruhsatsız ilaç ve karışımlar kullanabilmektedir.

Varroa mücadelesi için ruhsatlandırılmamış hiçbir ilaç hiçbir zaman; ruhsatlı olanlar da kullanılma dönemleri dışında özellikle de bal üretim dönemlerinde kullanılmamalıdır. Aksi halde, bu ilaçların bal ve balmumundaki kalıntıları insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecektir.

Varroa mücadelesinde altın kural; toplu mücadele yöntemleri ile mücadelenin uygun zamanda, uygun ilaçla uygun dozda yapılmasıdır. Varroa ile en iyi mücadele zamanı erken ilkbahar ile geç sonbahardır.

Varroa mücadelesinde en etkili ve ekonomik yol iseerkek arı gözlü petek kullanılmasıdır. Varroalar erkek arı gözlerinde çoğalmayı tercih ederler, gözlerin kapanmasından hemen önce bu gözlere girerler. Bu gözlerin kapanmasından sonra erkek arı gözlü petek kesilerek imha edilir.

petek güvesi

Petek Güvesi

Büyük Petek Güvesi ve Küçük Petek Güvesi olmak üzere iki türü vardır. Büyük petek güvesi daha zararlıdır. Petek güvesi özellikle sahil şeridindeki arılıklarda daha sık görülür ve ciddi tahribatlar oluşturur. Güvenin larvası zayıf kolonilerin peteklerinde ve balı süzülmüş peteklerin saklanması sırasında, peteklerdeki balmumu ve polenle beslenerek petekleri tahrip eder. Koloni güçlü olduğu ve tüm petekler arılarla sarılı olduğu sürece koloni içinde zarar veremez.


Peteklerin 10 oC’nin altında örneğin soğuk hava depolarında saklanması peteklerde bulunan güve yumurtalarının açılımını ve larva gelişimini engeller. Peteklerin 12 oC’da 3 saat veya 15 oC’da 2 saat bekletilmesi petekte bulunan yumurta da dahil olmak üzere bütün gelişme dönemlerindeki güveyi öldürür. Kimyasal mücadele olarak peteklerin saklandığı muhafazalı odalarda 1 m3 hacim için 50 g toz kükürt yakılarak peteklerde bulunan güve larvaları, pupaları ve yetişkinleri öldürülebilir. Bu uygulamada güve yumurtaları ölmediği için uygulamanın sıcaklığa bağlı olarak tekrarlanması gereklidir.

Kimyasal mücadele olarak arıcılar arasında sıkça görülen naftalin kullanılmamalıdır. Kanserojen ve petrol ürünü olan naftalin bal ve bal mumunda kalıntı bırakmaktadır.

essek arısı

Eşek Arıları
Yavru yetiştirme dönemlerinde bal arılarını arazide besin toplarken veya kovan uçuş tahtası üzerinden yakalayarak yuvalarına götürürler. Bazı yıllarda arılara ciddi zarar verirler. Eşek arıları ile kesin bir mücadele yöntemi olmamakla birlikte; yuvaların tahrip edilmesi, içine et, balık, ciğer konan tuzaklarla sayılarının azaltılması, kovan giriş deliğinin daraltılması, böcek öldürücü ilaç ve kıymadan yapılacak zehirli yem ile yuvalarındaki yavrularının öldürülmesi faydalı olabilecek bazı uygulamalardır. En iyi yol, eşek arısı sayısının çok arttığı dönemlerde kolonilerin bu bölgeden taşınmasıdır.
ayı

Ayı
Özellikle yerleşim yerlerinden uzakta olan arılıklara ciddi anlamda zarar verirler. Ayılar bal, larva ve arı yemeyi severler.Kovanları kırıp parçalayarak da zarar vermektedirler.

Arı faaliyetinin azaldığı kış aylarında kovanlara musallat olarak ölü arıları, balları ve petekleri yerler. Fiziki olarak girişlerinin önlenmesi gerekmektedir.
kirpi

Kirpi
Arılıklara girip arıları yiyerek ve kovanı rahatsız ederek zarar verirler, kovanların yerden en az 30-40 cm yükseltilmesi gereklidir.
ari-kusu

Arı Kuşu
Sürülüler halinde arılıkların üzerinde uçarak arıları yerler, ana arının döllenme zamanında ana arıyı yemesi kovana ciddi zarar vermektedir.

***** hReview Mehmet Emin
Kuzu Ölümleri Nedenleri Nelerdir Kuzu Ölümleri Nedenleri Nelerdir Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Kuzu Ölümleri Nedenleri Nelerdir Kuzu Ölümleri Nedenleri Nelerdir

kuzu-olumlerinin-nedenleri-nelerdir
Küçükbaş hayvancılık yapmak isteyen kişiler ve yapan insanların karşılaştığı en büyük sorunlardan bir tanesi de kuzu ölümleri. Doğum sırasında ve doğumdan sonraki kuzu ölümleri maddi olarak işletmelere büyük maddi kayıplara sebep olmaktadır.

 Bu konu için yazdığımız makale sizlere katkı sağlanacaktır. Ülkemizde kuzu ölümleri yıllık %30 - %35 olarak izlenmiştir. Bu oranların düşürmek için attığımız her adım hem kendi hemde ülkemiz için kazanç olacaktır.


Bruselloz - Yavru attıran, sürüyü ve sürü sahibini zor durumda bırakan, insanlara da bulaşabilen tehlikeli bir hastalıktır.  Atıklar tahlili şarttır.  Gerçek sebebin bulunması önemlidir.  Çünkü; her yavru atma bruselloz değildir.  Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının talimatlarına göre göze damlatmak suretiyle, 3 aylıktan büyük her yaştaki koyun ve keçiler aşılanır.  Tek doz uygulama bağışıklık için yeterlidir.

Klamidya ve Koksiella - Bu hastalıklar enfeksiyonel hastalıklardandır. İnsanlara bulaşabilir, yani zoonoz hastalıklardır.  Laboratuvar tahlili ile kesin teşhis konulur. Koksiellozis hastalığının insanlar da görülen formuna Q humması adı verilir.
Vibriosis - Kamfilobakter fetus enfeksiyonu olarak ta bilinir yavru atmaya neden olur.  Aşı en uygun koruyucu yöntemdir.  Antibiyotikler ile tedavisi mümkündür.  Listeriosis yavru atmaya yol açan bir hastalıktır.  İnsanlara da bulaşabilir.  Belirtilerle teşhise gitmek doğru olmaz.  Laboratuvar tahlili şarttır.  Bozuk silajlarla beslemenin sonucunda ortaya çıkabilir.  İlk yapılacak iş silajın verilmemesidir.

Septisemi - Kolibasilloz olarak bildiğimiz hastalık çok büyük kayıplara sebep olan, yeni doğmuş kuzu ve oğlakların ani ölümü ile sonuçlanan bir hastalıktır.  Çözümü doğuma bir ay kala gebelerin aşılanması ve doğumu takip eden en kısa sürede yavrulara antiserum verilmesidir.  Koç ya da teke katımı belli bir zamana yayılan sürülerde doğum sonrası yavrulara antiserum verilmesi korumayı garanti altına almak için yararlı bir uygulamadır.

Kuzuların enterotoksemisi - Diğer adıyla C tipi Klostridyum perfringens enterotoksemisi, 2-5 günlük yavrularda ani ölümlere neden olan bir hastalıktır.  Yeni doğanlarda pankreas henüz tripsin enzimi salgılamaya başlamadığı için, Klostridyum perfringens tip C tarafından salgılanan betatoksin tahrip edilemez ve yavruları öldürür.

Daha büyüklerde ise böyle bir sorun olmadığı gibi, Klostridyum perfringensin diğer tipleri (A.B, D)için de sorun oluşturmaz.  Bu problem,  Klostridyum perfringens tip C için söz konusu olmaktadır.  Çaresi aşılamadır.

Kriptosporidiosis ve Koksidiosis hastalıkları da ishale ve ölüme sebep olan hastalıklar olup, ana koruma yöntemi temiz ve kuru ortamlardır.  Tedavi yöntemleri denenebilir.  Ancak; tedavi şansı olmadan yavruları kaybedebiliriz.  Gözümüz yavruların üzerinde olmalı ve erken müdahale yapmalıyız.

Leptospiroz - Kan işeme ve sarılıkla ortaya çıkar.  Yavru atma sebebidir.  Öldürücüdür ve insanlara bulaşabilir.   Tedavi şansı vardır.  Ancak; tedavi etmek sadece belirtileri geçirmeye yarar.  Kurtulan hayvan idrarıyla hastalığı yaymaya devam edeceği için, en akılcı yöntem aşılamadır.

Ektima - Dudak kenarlarında yaralar ile ortaya çıkan bir virus etkenli hastalıktır.  Yem yemeye engel olarak yavruların ölümüne yol açar.  Çok bulaşıcıdır.  Aşılama tek çaredir.  Diğer bir viral etkenli hastalık,  çiçek hastalığıdır.  Vücudun tüysüz bölgelerinde kabartılarla kendini gösterir.  Hızla yayılan, öldürücü bir hastalıktır.  Aşılama dışında çaresi yoktur.

Selenyum - E vitamini eksikliğiyle ortaya çıkan Beyaz Kas Hastalığı da, yavru kayıplarına neden olur.  Yemlerine Selenyum ve E vitamini katılması ya da enjeksiyon şeklinde bunları verilmesi  koruma için yeterlidir.

Gebelik Toksemisi - Birden çok yavru yapan ırklarda, gebeliğin son döneminde ortaya çıkan bir metabolik hastalıktır.  Yavruların olduğu gibi, annenin de kaybına yol açar.  Annenin gebelik sonuna doğru yavrularını besleyecek enerjisi olmaması sebebiyle ortaya çıkan bu hastalığın tek önlemi enerji takviyeleridir.  Gebeliğin son döneminde enerji takviyesi olarak verilen yem katkıları ile kayıplar önlenir.

Pasteurelloz, pasteurellosis veya zatürre - Öksürük ve sık solunum ile kendini gösteren, yavru kayıplarına neden olan bir hastalıktır.  Antibiyotik tedavisi mümkün olabilir.  En etkili korunma yolu aşılamadır.  Ayrıca,  hasta yavruların annelerini emerken memeye pasteurella mikrobunu bulaştırmaları sonucunda meme yangısı (mastitis) oluşması da hastalığın başka bir zararıdır.

Kuzu ve oğlak kayıplarına neden olabilecek hastalıklardan ayak çürüğü ( piyeten), koyun pseudotüberkülozu ( Kazeöz lenfadenitis), yanıkara, şarbon, şap, küçük ruminantların vebası (PPR), kuzu dizanterisi, keçi ciğer ağrısı, enfeksiyöz nekrotik hepatit ( kara hastalık) gibi hastalıkları da sayabiliriz.

Bunlara iç ve dış parazitlerden dolayı olabilecek kayıpları da ekleyebiliriz.

Hastalıkların tedaviye gerek kalmayacak şekilde aşılama veya diğer koruyucu hekimlik metotları ile önlenmesi en doğrusudur.  Aşılar mutlaka prospektüsünde yazıldığı şekilde uygulanmalıdır.  Bu konuda en yakın veteriner örgütünden yardım alınmalı ve daha önce belirttiğimiz şekilde laboratuvar muayenesi talep edilmelidir.

***** hReview Mehmet Emin
Mastitis Nedir Nasıl Anlaşılır? Mastitis Nedir Nasıl Anlaşılır? Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Mastitis Nedir Nasıl Anlaşılır? Mastitis Nedir Nasıl Anlaşılır?

Mastitis Nedir Nasıl Anlaşılır?
Mastitis, süt sağımı yapılan küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarda mikropların yol açtığı bir meme iltihabıdır. Süt ve süt veren hayvanların büyük düşmanıdır.

Hastalık bulaşmış hayvanlardan sağılan sütler asla tüketilmemeli. Bu konuda oldukça dikkatli olmamız gerektiğini hatırlatmak isteriz.


Hastalığın Etkenleri?

Bakteriyel, Viral, Mantar ve Nonspesifik nedenler olarak 4 'e ayrılır. En önemli etkenler bakteriyel olanlardır.


  • İnvizon dönemi : Mikroplar meme kanalına girerler.
  • Enfeksiyon dönemi :Meme kanalına giren mikroplar meme boşluklarında aktif olarak çoğalırlar ve meme dokusunu kaparlar.
  • Yangı dönemi : Memeye yerleşen mikropların oluşturduğu toksik (zehirli) ve diğer maddelere karşı organizmanın reaksiyon göstermesi sonucu yangı şekillenir. Memede apseler ve süt kanalında bozukluklar meydana gelir.


Hastalık Taşıyan Hayvanlardan Sağlıklı Hayvanlara Bulaşma Sebepleri!


  1. Süt sağımı yapan kişiler.
  2. Süt makinesı dezenfekte edilmemesi
  3. Süt ile beslenme dönemindeki buzağılar.
  4. Hastalık bulaşmış hayvanların diğerlerinden ayrılmaması.
  5. Mastitis olan hayvanların açık ve yarı açık alanlarda diğer hayvanlardan ayrılmaması.
  6. Hayvan barınaklarının dezenfekte edilmemesi.
  7. Hayvanların su içtikleri yerlerin aynı olması.
  8. Hasta hayvanların tedavisinde kullanılan enjektörlerin diğer hayvanlarda kullanılması.
  9. Sağımdan önce ve sonra sağım yapılacak hayvanların meme ve sağım makinalarının dezenfekte edilmemesi.



MASTİTİS HASTALIĞI NASIL ANLAŞILIR!


  1. Sütte pıhtılaşma görülür
  2. Memede gözle görülür derecede şişlik, sertlik, kızarıklıklar ve meme uçlarında kanamalar.
  3. Meme uçlarında acı, ağrı.
  4. Memede yüksek Ateş.
  5. Kimyasal süt test etiketleri ile bir kaç damla sütten test edilebilir.
  6. Erken teşhis ve müdahale ile meme körlüğü, süt kaybı ve hayvan kayıplarını önlemek elimizde.



Mastitis Hastalığında Genel Olarak Ele Alırsak


  1. Süt verimi düşer.
  2. Süt kalitesi ve yağ oranı yüksek oranda düşer.
  3. Meme veya memelerin kör olmasına yol açar.
  4. Sağım hayvanlarının süt veriminin düşmesi sonucunda kasaplık durumuna getirir.
  5. Mastitisli hayvanın sütü insan sağlığına zararlıdır.
  6. İnsanlara bulaşma riski olan bir hastalıktır.


Mastitisden Korunma Yolları Nelerdir?


  1. Barınakların temizliği ve dezenfeksiyon dikkat etmeli.
  2. Sağım yapılan hayvanlar soğukta bırakılmamalı, genç hayvanlar yaşlılardan ayrılmalıdır.
  3. Süt emen buzağıların annelerini emmesine son verilmeli, buzağıya hastalıklı süt kesinlikle verilmemeli.
  4. Kalıtsal meme bozukluğu bulunan inekler sürüden çıkarılmalı, memesi tahrip olmuş hayvanlar kasaplık edilmelidir.
  5. Sağım sırasında sağlık kurallarına kesinlikle uyulmalı, elle yapılan sağım uygun şekilde yapılmalı, memede kesinlikle süt bırakılmamalıdır.
  6. Sağımdan önce ve sonra meme ve meme uçları  ılık suyla yıkanmalı ve kurutulmalıdır.
  7. Süt sağım makineleri temizliğine ve dezenfeksiyonuna dikkat edilmelidir.
  8. Meme içine ilaç vermede, meme kanalına mikrop gitmemesi için çok dikkat edilmelidir.
  9. Besicilerin bu gibi durumlarda veteriner hekimle istişare halinde bulunmalıdırlar.
  10. Erken teşhis ile birlikte hastalık etkenine göre hemen uygun bir antibiyotikle tedaviye başlanmalı. Erken uygulamalarda tedavi imkanı daha fazladır.
  11. Antibiyotik kullanılan sütler asla buzağılara verilmemeli ve insanlar tarafından tüketilmemesi sağlanmalı.

***** hReview Mehmet Emin
Arı Sütünün Faydaları Nelerdir? Arı Sütünün Faydaları Nelerdir? Turkey, Ankara, Istanbul, Izmir, TR 06000, +9 0546 458 87 47 Arı Sütünün Faydaları Nelerdir? Arı Sütünün Faydaları Nelerdir?

ari-sutunun-faydalari-nelerdir
Arı sütü 5/15 günlük işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinin salgıladıkları maddenin adıdır. 

Kraliçe arı ve işçi arılar yumurtadan çıktıkların zaman aynı genetik yapıya sahip olmaları larva döneminde ise farklı oranda ve sürede arı sütüyle beslenmelerinden dolayı yapıları farklılaşması  görülmektedir.

Arı sütünün içinde çok çeşitli etken maddeler vardır. Bazıları şunlardır? Enzimler, aminoasitler, vitamin, mineraller, kalsiyum, bakır, demir, fosfor, kükürt içerir ve sindirime yardımcı olan bileşenleri barındırır.


Başlıca Faydaları Sıralamak gerekirse.



  • Arı sütü yaşlılık ve seksüel bir zayıflık için çok kullanılır. 
  • Arı sütü insan ömrünü uzatır.
  • Arı sütü insanı sağlık ve dinç kalmasını sağlar. 
  • Arı sütü özellikle kalp hastalıklarına iyi gelir.
  • Arı sütü kanser ve bir çok hastalığı karşı vücudu güçlendirir.
  • Arı sütü iyi bir besleyici, organizmayı güçlendirir.
  • Arı sütü radyoterapi kemoterapi tedavisi alan hastalarda oluşabilecek zararları önler.
  • Arı sütü göğüste fazla ağrı ve nefes daralmasını engeller.
  • Arı sütü eklem hastalıklarının iyileşmesini sağlar.
  • Arı sütü bitkinlik, zayıflama ve güç kaybını ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
  • Arı sütü biyolojik dayanıklılığı artırıyor.
  • Arı sütü ani heyecanlanmayı ve ruh gerginliğini azaltır. 
  • Arı sütü ayıca iştah açar ve insana zindelik verir.
  • Arı sütü sinirsel ve ruhsal hastalıklara iyi gelir.
  • Arı sütü vücut direncini arttırmaya yardımcı olur.
  • Arı sütü fizyolojik yorgunluğu alır.
  • Arı sütü mide ve bağırsak hastalıklarını giderme konusunda doğal bir besindir.
  • Arı sütü damar genişleten bir özelliği vardır. 
  • Arı sütü gerilimi ve stresi düşürür ve kalp atışını düzenler. 
  • Arı sütü kanser gibi kötü huylu tümörler.
  • Arı sütü karaciğer yağlanmaları engelleri.
  • Arı sütü karaciğerde ve böbrekte oluşan bozuklukları düzeltir.
  • Arı sütü yüksek kolesterol ve değişik iltihaplarını vücuttan atmada kullanılır.

***** hReview Mehmet Emin